HANGİ DURUMLAR İŞ KAZASI SAYILIR ?
- EGE AKKAYA
- 7 gün önce
- 7 dakikada okunur
İş kazaları, iş hukukunun ve sosyal güvenlik hukukunun en önemli konularından birini oluşturmaktadır. İş kazasının doğru tanımlanması, hem sigortalının sosyal güvenlik yardımlarından yararlanabilmesi hem de işverenin hukuki sorumluluğunun belirlenmesi açısından büyük önem taşır.
Endüstriyel gelişmelerin hızlanması, iş kazası kavramının hem sosyal güvenlik hem de iş hukuku bakımından önemini artırmıştır. Bu nedenle, kazanın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hususu, doğrudan sigortalının tazminat ve sosyal güvenlik haklarını etkileyen temel bir konudur.
İŞ KAZASININ TANIMI
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca iş kazası:
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.
Gerek uygulama ve gerek öğretide açıkça kabul edildiği ve madde metninden de anlaşıldığı üzere bu maddede sayılan haller örnekleme niteliğinde değil, sınırlayıcı niteliktedir. Bu hallerden birine girmeyen sigorta olayı iş kazası sayılamaz. Sayılan bu hallerin birlikte gerçekleşme koşulu bulunmayıp, herhangi birinin gerçekleşmiş olması gerekli ve yeterlidir. Eş söyleyişle, iş kazası hukuksal nitelikte bir olay olup, bu olayın yukarıda açıklanan Kanun maddesinde sınırlandırılan ve belirtilen hallerden herhangi birinin oluşmasıyla ortaya çıkması gerekir. Kanundaki belirtilen haller kapsamında olsa dahi her kaza iş kazası sayılmaz her somut olaya değerlendirilmesi gerekir. Örneğin; Kazanın İşçinin tamamen kişisel veya kasıtlı davranışları sonucu meydana gelen olaylar, İntihar veya alkol, uyuşturucu etkisi altındaki eylemler, İşle ilgisiz özel faaliyetler (spor, eğlence vb.) sırasında yaşanan kazalar, iş kazası olarak kabul edilmemektedir.
İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ :
İşçi ve işverenin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sıkı iş ilişkisi, işçi yönünden işverene içten bağlılık (sadakat borcu), işveren yönünden işçiyi korumak ve gözetmek borcu şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten işçi, işverenin işi ve iş yeri ile ilgili çıkarlarını korumak, çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak, buna karşı işveren de, işçinin kişiliğine saygı göstermek, işçiyi korumak, iş yeri tehlikelerinden zarar görmemesi için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, işçinin özlük hakları ve diğer maddi çıkarlarının gerektirdiği uygun bildirimlerde ve davranışlarda bulunmak, işçinin çıkarına aykırı davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür. İşveren, gözetme borcu gereği, çalıştırdığı işçileri, iş yerinde meydana gelen tehlikelerden korumak, onların yaşam, bedensel ve ruhsal sağlık bütünlüklerini korumak için iş yerinde teknik ve tıbbi önlemler dahil olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır.
Yukarıda yer alan yükümlükler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 417/2 maddesinin fıkrasında; "İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli olan her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür." hükmü yer almaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun "İşverenlerin ve İşçilerin Yükümlülükleri" kenar başlıklı 77/1 maddesinde "İşverenler iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler." değinilmekle mevzuatta öngörülmemiş olsa dahi bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak zorundadır. Bilim, teknik ve örgütlenme düşüncesi yönünden alınabilme olanağı bulunan, yapılacak gider ve emek ne olursa olsun bilimin, tekniğin ve örgütlenme düşüncesinin en yeni verileri göz önünde tutulduğunda işçi sakatlanmayacak, hastalanmayacak ve ölmeyecek ya da bu kötü sonuçlar daha da azalacaksa her önlem işverenin koruma önlemi alma borcu içine girecektir.
Bu önlemler konusunda işveren işyerini yeni açması nedeniyle tecrübesizliğini, bilimsel ve teknik gelişmeler yönünden bilgisizliğini, ekonomik durumunun zayıflığını, benzer işyerlerinde bu iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını savunarak sorumluluktan kurtulamaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/403 E.., 2022/168 K.) Gerçekten, çalışma hayatında süregelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı işverenin önlem alma borcunu etkilemez. İşverenlerce, iş güvenliği açısından yaşamsal önem taşıyan araç ve gereçlerin işçiler tarafından kullanılması sağlandığında, kaza olasılığının tamamen ortadan kalkabileceği de tartışmasız bir gerçektir.
A. İşyerinde Meydana Gelen Kazalar
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinin a) bendinde Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada maruz kaldığı her türlü kaza iş kazası sayılacağı. Bu kapsamda, işin fiilen yapıldığı alan dışında işyeri eklentilerinin; Dinlenme, yemek, tuvalet, soyunma odası, revir gibi alanlarda yaşanan kazalar da dahil edilmektedir. Genellikle bu durumlarda ayrıca bir nedensellik bağı kurulmasına gerek duyulmamaktadır. Covid -19 salgını ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda çalışma hayatında uzaktan ve evden çalışma gibi çalışma düzenleri sıklıkla kullanılmaya başlanması ile işyeri ve eklentisi kavramının nasıl değerlendirileceği, sosyal güvenlik hukuku bağlamında iş kazası sayılıp sayılmayacağı hususlarına başka bir yazımda detaylı açıklayacağımı belirterek karine olarak sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen her kaza iş kazası niteliği taşıyacağı mevzuat ve yargı kararlarında açıkça ifade edilmektedir. Örneğin; “İş organizasyonu kapsamında işçinin işinin yapıldığı yer ile işyerinde sayılan ve bağlı yer olarak değerlendirilen yatakhane, yemekhane gibi yerlere işveren tarafından gönderilmesi, işin yürütümü ile ilgili olduğu gibi işçi işverenin otoritesi altında olduğundan ve aynı gelip gidilen yer aynı iş organizasyonu kapsamında kaldığından, her iki yer arasında gelip gittiği süre içinde uğradığı kaza iş kazası sayılmalıdır. Kısaca böyle bir kaza işverenin dolaylı kontrolü altında meydana geldiğinden iş kazasıdır. İşverenin hakimiyet ve otoritesinin devam ettiği, başka bir anlatımla hakimiyet ve otoritenin devam ettiği yerde gerçekleşen iş kazasının iş organizasyonunun kapsamı içinde olduğunun kabulü sosyal güvenlik hukukunun koruyucu amacına hizmet edecektir. (Yargıtay HGK. 25/11/2020 tarih ve 2016/(21)10-2569 E, 2020/956 K)"
Bu geniş yorum, işçinin işyerinde geçirdiği her anın sosyal güvenlik hukuku kapsamında korunmasını amaçlamaktadır.
B. İşin Yürütümü Nedeniyle Meydana Gelen Kazalar
İşveren tarafından yürütülen işin ifası sırasında veya işin gereği olarak yapılan faaliyetlerde yaşanan kazalar da iş kazası kapsamındadır. Örneğin, üretim bandında yaşanan kazalar, tehlikeli makineyle çalışma sırasında meydana gelen kazalar bu gruba girer.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, bu durumu şu şekilde tanımlamıştır: “İşçinin, işverenin talimatı ve denetimi altında işin yürütülmesi esnasında uğradığı zarar iş kazasıdır.”(Yarg. 10. HD., 05/06/2017, E.2016/12345, K.2017/7896)
C. Görevli Olarak Başka Bir Yere Gönderilme Sırasında
Sigortalı, işveren tarafından görevli olarak başka bir yere gönderildiğinde, bu sürede meydana gelen kazalar da iş kazası sayılır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, işçinin o anda asıl işini yapmıyor olsa bile, işverenin otoritesi altında bulunmasıdır.
İş kazası kavramının kanunda bu şekilde geniş düzenlenmesinin sebebi sosyal güvenlik hakkının koruyucu kapsamının mümkün olduğunca genişletilmesinin amaçlanmasıdır. 22.04.2005 tarihi itibariyle ülkemizde de yürürlüğe giren 155 No'lu İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşmesinde işyeri “işçilerin, işleri nedeniyle gitmeleri veya bulunmaları gereken ve işverenin doğrudan veya dolaylı kontrolü altında bulunan bütün yerleri kapsar” şeklinde belirtilmiştir.
Ancak her somut olay kendi içinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin Yargıtay 10. 28/04/2025 tarih ve 2024/12499 E. -2025/6765 K. sayılı ilamında: "Sigortalı ...'un davalı işveren nezdinde şoför olarak çalıştığı ve görevi nedeniyle Gürcistan'a gittiği esnada vefat ettiği belirgindir. Sigortalının işini yapmadığı boş zamanlarda geçirdiği kaza 13. madde gereğince iş kazası sayılmış ise de bu sürelerin işin mahiyetine uygun bir şekilde ve yapılan iş çerçevesinde geçirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla sigortalı ...'un yaptığı işle ilgisi olmadığı halde kendi isteği ile arkadaşının evine gitmesi ve burada kalp krizi geçirmesi olayı iş kazası olmayıp, davanın reddi gerekirken aksi kanaatle kabul kararı verilmesi yerinde değildir." İlgili karar oy çokluğunda kabul edilmiş olup, karşı oy gerekçesi bulunmaktadır. Dolayısıyla her hukuki olayda olduğu gibi somut olay kendi içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
D. İşverence Sağlanan Taşıtla İşe Gidiş-Geliş Sırasında
İşverenin sağladığı servis veya araçla işe gidiş-geliş sırasında meydana gelen kazalar, iş kazası olarak kabul edilir. Ancak işverenin sağladığı araçları kullanmayan sigortalının işe gidiş - geliş sırasında kendi imkanlarıyla yaptığı yolculuklarda kaza meydana gelmesi halinde bu durum iş kazası olarak değerlendirilmez. Yine özel amaçlı eğlence ve seyahatler esnasında meydana gelen olayların iş kazası olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı pek çok yargı kararında yer almaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında iş organizasyonu kapsamında sigortalıların işe gidiş - geliş sürecinde zarara uğramasını doğuran her türlü kazanın iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmektedir. İlgili karar: "Somut olayda olduğu gibi barakanın asıl işin yapıldığı inşaat sahasından uzak bir yerde bulunması nedeniyle trafik iş kazası meydana gelmiştir. İşveren iş organizasyonu kapsamında doğrudan ve dolaylı kontrolü altında bulunan ve kendi iradesiyle kurduğu baraka ile asıl işin yapıldığı inşaat sahasına sigortalıların güvenli bir şekilde gelip gitmesini sağlamakla mükelleftir. Bu kapsamda sigortalıların işe gidiş geliş süresince bedence veya ruhça zarara uğraması sonucunu doğuran her türlü kazanın iş kazası olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, bu nedenle sigortalının ölümüne yol açan trafik kazasının iş kazası sayılması gerektiğine ilişkin direnme kararının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır." (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25/11/2020 Tarih 2016/2569 E. -2020/956 K.)
Yine bir başka Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında ; Somut olayda; müteveffanın 12.12.2012 tarihinde baraj inşaatı işinden işveren tarafından sağlanan servis ile evine dönerken servis aracının arızalanması neticesinde araçtan indiği ve yanında bulunan bir kısım iş arkadaşlarıyla para çekmek amacıyla ilçe merkezinde bulunan bankamatiğe kadar yürüme kararı verdikleri ve servisin arızalandığı noktadan uzaklaştıkları anda trafik kazası yaşandığı konusunda şüphe bulunmamaktadır. Bu durumda sigortalının işverenin yeni servis göndereceğini bildirmesine rağmen kendi iradesi ile işverenin hakimiyet alanı olarak kabul edilen servis noktasından ayrıldığı ve para çekmek amacıyla yürürken trafik kazasının yaşandığı hususları değerlendirildiğinde, yaşanan trafik kazasının iş kazası olarak kabul edilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Netice itibariyle para çekmek amacıyla yolda yürüyen sigortalının yaşadığı kaza işverenin organizasyon alanı içinde kalmamakla birlikte, işin yürütümü ile ilgili olmadığı gibi sigortalının yaptığı işle de bağdaşmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 11-02-2020 Tarih 2019/21-389 E. 2020/120 K.)
E. Emziren Kadın Sigortalının Süt Verme Süresinde Meydana Gelen Kazalar
5510 sayılı Kanun, kadın sigortalının süt izni süresinde uğradığı kazaları da iş kazası olarak kabul etmektedir. Bu düzenleme, kadın çalışanların sosyal güvenlik bakımından korunmasını amaçlayan özel bir hükümdür.
HUKUKİ SONUÇLAR
Bir olayın iş kazası sayılması hâlinde, sigortalı veya hak sahipleri şu haklara sahip olur:
-Geçici iş göremezlik; sigortalının iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurulu raporlarında belirtilen istirahat süresince geçici olarak çalışamama halidir.(rapor süresince gelir desteği),
-Sürekli iş göremezlik geliri, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve engellilik nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum sağlık kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya bağlanmaktadır. (kalıcı maluliyet hâlinde),
-Tedavi ve ilaç giderlerinin SGK tarafından karşılanması,
-Ölüm halinde yakınlara bağlanacak ölüm geliri,
-İşveren kusurlu ise maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı,
-Cenaze ödeneği, Kurum Yönetim Kurulunca belirlenip Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından onaylanan tarife üzerinden ölen sigortalının ailesine bir defa yapılan yardımdır.
Bu haklar, sosyal güvenlik sistemi ile iş hukuku sorumluluklarının birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunu gösterir.
SONUÇ
İş kazası kavramı, yalnızca işin yapıldığı anda değil, işin yürütümüyle bağlantılı tüm süreçleri kapsayan geniş bir tanıma sahiptir. Yargı içtihatları da bu kavramı geniş yorumlayarak, işçiyi koruma ilkesini esas almaktadır. Bir olayın iş kazası sayılıp sayılmadığı her somut olayın koşulları çerçevesinde değerlendirilmelidir. İş kazasının doğru tespiti, hem sigortalının sosyal güvenlik haklarının korunması hem de işverenin sorumluluğunun adil biçimde belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.



Yorumlar